Üç kadın sanatçı ‘tek’ bir ses olarak dünyayı dolaşıyor

Samaïa tek bedeni, tek başı olan üç kadının dans ettiği Gürcü geleneksel dansına verilen bir isim. Gürcü kraliçesi Tamar’ın yüzünü temsil ediyor. Samaia Trio üyeleri, grubun oluşma sürecini anlatırken, “Bu sembolizm, müzikal çalışmamızın ses olarak ”tek” ve şarkıcılar olarak dinleyiciler ile birlikte ”tek” olabilmemiz açısından güzeldi. Tabii bir de biz bir Gürcü müzik atölyesinde tanışmıştık, bu yüzden gerçekten çember tamamlanmış oluyordu” diyorlar.

Söyleşi: Suna ALAN

Geçtiğimiz günlerde bir dizi konser ve etkinlik kapsamında İngiltere turu gerçekleştiren üç müzisyen kadından oluşan Samaia Trio, olağanüstü performansları ile dinleyicileri büyülediler. 2017 yılında kurulan ve 2018 yılında ilk albümlerini çıkaran grubun üyelerine, Samaia Trio’ya dair merak ettiklerimizi sorduk.

Siz üç kadın sanatçı nasıl tanıştınız ve nasıl bir araya geldiniz?

Luna: Noemie ve Eleonore, Türkiye’de tanıştılar. Noemie, Eleonore’un Bodrum’da düzenlediği bir Anadolu müzik atölyesinin öğrencisi idi. Her üçümüz de 2017 yılında Fransa Normandy’daki bir Gürcü halk müziği atölyesinde karşılaştık. Orada arkadaş olduk ve doğallığında birlikte şarkı söylemeye ve farklı düzenlemeleri ve fikirleri keşfetmeye başladık.

Neden Samaïa ismini seçtiniz?

Noemie: Grubumuza bir isim bulmamız çok uzun zaman aldı.  Biz çok farklı sanatçılarız, aynı zamanda çok farklı kişilikleriz, bu nedenle isim konusunda bir türlü bir uzlaşmaya varamadık. Luna, 2017 yazında kimi araştırmalar yapmak için Gürcistan’a gitti ve o oradayken Gürcüce kelimelerden bahsediyorduk.  Eleonore, törenlerin ustası olan “Tamada” isminden bahsetti. Ve nihayetinde Gürcü şarkıcı ve etnomüzikolog Nana Mzhavanadze “Samaia” ismini bize öneren kişi oldu. Samaïa’nın tek bedeni, tek başı olan üç kadının dans ettiği Gürcü geleneksel dansı olduğunu ve çok önemli bir Gürcü kraliçesi olan Kraliçe Tamar’ın yüzünü temsil ettiğini söyledi. Bu sembolizm, müzikal çalışmamızın ses olarak ”tek” ve şarkıcılar olarak dinleyiciler ile birlikte ”tek” olabilmemiz açısından güzeldi. Tabii bir de biz bir Gürcü müzik atölyesinde tanışmıştık, bu yüzden gerçekten çember tamamlanmış oluyordu.

Yaptığınız müzik nerden besleniyor? Kaynağını nereden alıyor?

Luna: Eleonore, Kürtçe ve genellikle Anadolu müziği konusunda uzman, bu yüzden tüm bu dillerde müzikler söylediğimiz için çok şanslıyız. Noémie, birçok geleneksel Fransız şarkısı getiriyor gruba ve Fransız dinleyicilerimiz için bu, şarkı sözlerini anladıkları ve hikaye anlatıcılığına daha yakın bir durum haline geldiği için harika bir an oluyor. Ben, kökenlerim sayesinde (annem İngiliz, babam İspanyol) İspanyolca ve İngilizce geleneksel şarkıları sete taşıyorum. Kürtçe, Türkçe, Lazca, Gürcüce, Ladino, İspanyolca, Oksitanca, Fransızca, İsveççe, Farsça, İngilizce, Bulgarca vb çok çeşitli dillerde söylüyoruz.

Grubunuzun müzik stili nedir?

Eleonore: Trio Samaïa’nın tarzı muhtemelen neo-geleneksel müzik olarak tanımlanabilir. Gerçekte, geleneksel müziğin akıcı ve sürekli değiştiğine inanıyoruz, ancak kimileri neo-geleneksel müzik yaptığımızı söyleyebilir çünkü aranjeler ile çalıyoruz. Teksesli müziği çoksesli yapıyoruz. Bir şarkının düzenlemesini yapıyoruz ve hikayeler anlatıyoruz.  Müziğimiz, ses ve perküsyon. Bu kadar… Bu inanılmaz bir güç, bu konuda tarihten gelen bir şey var. Hem güç var hem de büyük bir kırılganlık var çünkü dayanabileceğimiz enstrüman yok, seslerimizin dışında. Referans yok ve sadece birbirimize dayanabiliriz. Tonda kalmak çok büyük bir emek istiyor. Bir de, ara sazları olmadığı için hep söyleme halindeyiz. Üstelik çok çeşitli tekniklerle… Hem farklı ülkelerden farklı ses teknikleri var, hem de  her birimizin eserlerdeki rolü sürekli değişiyor. Mesela bir eser için bas sesi rolü alıyorken, sonraki parça tiz sesi gerektiriyor vb. O yüzden bu program oldukça iddialı bizim için. Maraton gibi birşey… Ve bunun için konserlerden önce bir takım ses ve beden egzersizleri uyguluyoruz.

Grubunuza ilgi nasıl? Dinleyiciler nasıl karşılıyorlar?

Noemie: Samaia’ya verilen tepkiler çok güçlü. 2017 baharında bir araya geldik ve o zamandan beri çok önemli konserler verdik. Eylül 2018’de bir albüm çıkardık ve ikincisi üzerinde çalışmaya başladık, ancak henüz turda olduğumuz gibi bir kayıt yapmadık. Yaptığımız müzik ve youtube videolarımıza yoğun ilgi çok heyecan verici. Kendimizi çok şanslı hissediyoruz.

Haziran ve Temmuz aylarında Fransa’nın çeşitli kentlerinde festival ve konserlerde sahne alacağız. 25 ve 30 Ağustos tarihlerinde ise tekrar İngiltere’de Shambala Festivali ve Campfire Club etkinliğinde sahne alacağız.

ELEONORE FOURNIAU

Eleonore Fourniau 1987’da Paris’te doğdu. Ergenlikte üç yıl Özbekistan’da yaşadı. Piyano eğitimi aldı ve tarih okudu. 2010 yılında tarih öğretmenliğinden mezun olduktan sonra İstanbul’a yerleşti ve orada altı yıl yaşadı.

Anadolu müziği üzerine yoğunlaştı. İTÜ’de misafir öğrenci olarak okudu. Erdal Erzincan saz kursunda eğitim gördü ve hurdy-gurdy adlı enstrümanıyla bir takım projelere katıldı (Mercan Erzincan ile birlikte, Esman- Kürt müziği). Kürt müziği ve kültürüne merakından dolayı ders aldı (Dengbej Xalîdeve Gülseven Medar’dan) ve Kurmancî kursuna gitti.

2016’da Fransa’ya döndü ve çalışmaları büyük ilgi görmeye başladı. Hem solo olarak, hem çeşitli müzisiyenler ile (Mikail Aslan, Sylvain Barou, Efrén Lopez, Montreal’da Kamaan Ensemble, Hindistan’da Nandini Shankar). Avrupa’nın ve dünyanın birçok ülkede sahne alıyor. Samaïa ve yine Telli Turnalar gibi projelerini de yürütüyor.

LUNA SILVA

Bir İngiliz aktris ve bir İspanyol palyaçonun kızı olan Luna, çocukluğunu seyahat ederek ve çeşitlilikle karşılaşarak yaşadı. Londra SOAS Üniversitesi’nde etnomüzikolog olarak egotim gören Luna, günlük hayat okulunda  müzik öğrenmek için tüm dünyayı gezdi. Bunun sonucunda Gürcistan, İsveç, Hindistan ve Endonezya gibi belirli ülkelerin müzik kültürlerine yönelik gelişen beğenisi, onun kimi müzikal çalışmalar geliştirmesi sağlamıştır. Onun çalışmaları, kendi üretimlerine ilham verecek farklı vokal olanakları ve teknikleri keşfetmeyi kapsamaktadır. Samaia’da, doğru şarkıları ve ne anlama geldiklerini, hangi bağlamda çalındıklarını bulmak için belli bir dereceye kadar araştırma vardır ve bu, araştırmacının içinde vardır.

NOEMIE NAEL

Aktrislik eğitimi ardından Noémie Nael, çeşitli tiyatrolarda farklı gösterilerde yeralarak çalışmalarına devam ediyor. 2014 yılında, tiyatro ve müzik merkezli, çok disiplinli bir sanat girişimi olan Doïna kuruluşunu kurdu.  Bu kuruluş aracılığıyla engelli yetişkinler için birçok atölye çalışması yaptı. İlk olarak bir piyanist Joël Simon ıle kendi şarkıları yazarak şarkı söylemeye başladı ve ardından da 2017’de Samaïa ile birlikte sahne alarak devam etti.