Hayatta mutluluk ve huzur, dengeyi bulmaktan geçer!
Gönül VALİYEVA (Spor ve Sağlıklı Yaşam Uzmanı)
Eğer tenis oynamayı seviyorsanız, golf tutkunuysanız, koşuyor, dans ediyor veya herhangi bir spor dalıyla uğraşıyorsanız denge egzersizleri yapmak, performansınızı
yükseltecektir.
Sporcu değilim ve sporla da uğraşmıyorum diyorsanız o zaman yürümenin, sandalyeye oturup kalkmanın, merdiven inip çıkmanın, hatta arkaya dönüp bakmanın bile denge gerektirdiğini söylesem:)
Denge problemleri özellikle yaşlılarda ve obezite ile mücadele edenlerde ortaya çıkmaktadır. Özellikle bu grubun veya düşme riski yaşayabilecek diğer insanların
daha çok denge egzersizleri yapmaları gerekmektedir.
Avustralya’da önceki sene düşme deneyimi yaşamış, yaşı 70 ve üzeri olan 317 kişiyle yapılan araştırmaya göre, denge egzersizi yapan grupta %31 oranında daha az düşme görüldü.
Denge egzersizleri her gün yapılabileceği gibi, özellikle riskli kesimde haftanın minimum 3 günü yapılması American Heart Association (Amerikan Kalp Birliği) tarafından önerilmektedir.
Yoga, Thai Chi bolca denge hareketleri içermektedir. Bu egzersizleri yapıyorsanız otomatik olarak denge egzersizleri de yapıyorsunuz.
Bununla birlikte dengenizi artıracak egzersizleri yapmak için illa da spor salonu veya özel egzersizler gerekmiyor. Daha önce kuvvet egzersizlerini evde kahvenin hazır olmasını beklerken, dişinizi fırçalarken veya akşam maskenizi uygularken yapabileceğinizi yazmıştım.
Denge egzersizlerini de aşağıdaki şekilde yaparak günlük rutinlerinize entegre edebilirsiniz.
* Telefonla konuşurken tek ayak üzerinde durmaya çalışın (her bacakta 10 saniye). Yapamıyorsak, başlangıçta gerekirse sandalye, masadan çift elle tutunarak destek alabilirsiniz. Kademe kademe önce tek elle tutunmayı, daha sonra tek parmakla tutunmayı deneyin.
* Kahvenizin hazır olmasını beklerken düz bir çizgi hayal edip, parmak ucu,topuklara değecek şekilde bir ayağı diğerinin önüne atarak yürüyün.
* Yere bir nesne koyun ve tek ayak üzerinde bekliyorken eğilerek yerden alın, bu esnada bir yerden destek almamaya özen gösterin.
* Ayakları birleşik ip atlayın, tek ayakla ip atlayın.
Aslında denge egzersizleri yapmaya başlamadan, hangi seviyede olduğumuzu bilemeyiz. Genellikle kendi seviyemize çok şaşırırız ve bu egzersizler eğlenceli olduğu için ara ara yapmaktan da vazgeçemeyiz. Hatta arkadaşları, aile bireylerini de işin içine katarak oyun haline getirebiliriz.
Bu hafta sizlere denge egzersizlerinden oluşan bir video hazırladım. Her iki bacakta da yaptığınızdan emin olun. Her bacakta min 10 saniye tutun, yavaş yavaş 30 saniyeye çıkarmaya çalışın. Denge egzersizleri yaparken zaman tutmak, kendi gelişiminizi görmek ve kendinizle gurur duymak için önemli:)
Peki, ya ruhsal dengemiz için neler yapabiliriz?
Bu yazı vücudunuzdaki dengeyi artırmayı içerse de, mutluluk ve huzurun kaynağının hayatın her alanında dengeyi bulmak olduğuna inanıyorum. Örneğin spor yapmanın moodunuzu yükselttiği, enerji verdiği, seratonin (mutluluk hormonu) salgıladığı artık bilinen bir konu…
Peki, “Spor yapmak istiyorum ama motive olamıyorum” diyenler… Gelin biraz da ruhsal dengeyi bulmanın bir parçası olan motivasyon üzerinde duralım.
Kendimden başlayayım. Benim motivasyonum genelde yüksektir. Yaptığım her işi tutkuyla yapmaya çalışırım, sevdiğim bir şey olduğunda ise nerdeyse abartırım… Spor benim için öyle, yazı yazmak öyle…
Motivasyon konusunda Michael Jordan’ın hayatını konu alan The Last Dance belgeselini izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Spoiler vermemek adına detaya girmiyorum ama nasıl motive olunur, motivasyon nasıl yaratılır o kadar güzel anlatılmış ki…
Benim motivasyon kaynaklarım her zaman ilham aldığım insanların hayat hikayeleri, yaşam biçimleri, düşünce tarzlarıdır. Lotte Berk, Anna Wintour, Maye Musk, Ajda Pekkan, Madonna… vb. bana her zaman ilham olmuşlardır.
Yaşanmışlık severim, deneyim severim, kendi doğrularım olsun, seyahat edeyim, aşık olayım, her anı doya doya keyifli yaşayayım isterim… Her yaşta isterim…
Bunun için de enerji gerekiyor.
İyimser olmak gerekiyor.
Nasa ile işirliği yapan hayranlık duyduğum sanatçımız Refik Anadol, “İyimserlik doğuştan gelen bir özellik değil, üzerinde epey çalışılması gereken bir bakış açısı. Eğer dünyaya bu pencereden bakmayı başarabilirsek daha huzurlu ve anlamlı hayatlar yaşayacağımıza inanıyorum.” diyor.
Fiziksel, zihinsel, ruhsal olarak zinde olmak gerekiyor.
Her yaşta aktif ruhta olma ve anlamlı hayat yaşama fikri sanırım beni en çok motive eden şey…
İletişim uzmanı Şaban Kızıldağ motivasyonsuzluğumuzun, negatif düşünce kalıplarımızın toplumsal kodlarımızda saklı olduğunu ama bunu değiştirmenin elimizde olduğunu söylüyor.
Nasıl mı? Bakın nasıl güzel özetliyor:
*Öze dönüp, kendimizi tanımakla başlayarak,
*Birbirimize umut vererek, çevremizde ilham alacağımız insanları biriktirerek,
*Bahane ürettiren “bir kere yaptım olmadı bırakıyorum” düşünce kalıbından çıkarak, yeniden başlamayı öğreterek,
*”Dünde kalma”, “yarın için endişe etme”yi üstümüzden atarak,
*Adımları korkmadan, kusurlarımızla birlikte atarak. Başlamak için mükemmel olmayı beklemeden harekete geçerek.
Özellikle bu dönem bunun için bir fırsat. Pandemi, tüketim toplumunu, amaçsız koşuşturan ve bundan şikayet eden insanı sarstı, daha duyarlı, paylaşmanın kıymetini anlayan, daha duygusal, daha yavaşlayan, kendi kendine yeten, öze dönen insanlar yarattı.
Belki de kendimize ilk şu soruyu sormalıyız… Hayattaki amacım ne? Sevgili olarak, anne/baba olarak, öğretmen, bankacı, girişimci v.b. olarak amacım ne?
Hayattan beklentim ne? Gerçekten doya doya yaşamak istiyor muyum?
Sonra eminim ki hem her alanda kendi motivasyonunuzu kendiniz yaratmanın yolunu bulacaksınızdır.
Ben size ilham verebilirim, yol gösterebilirim, bir yere kadar motive de edebilirim ama Nietzsche‘nin de söylediği gibi “Zira aslında kimse kimseye yardım edemez; insan kendine yardım etme gücünü kendi içinde bulmalıdır.”
İyi haftalar dilerim:)