DAY-MER, 30. yılında toplumlara muhteşem bir park şenliği sundu
Kuzey Londra’nın en uzun soluklu etkinliği olan DAY-MER Kültür ve Sanat Festivali’nin 30.’su, görkemli bir Park Şenliği ile sona erdi. 30 yıldır göçmen ve emekçi toplumların buluşma noktası olan DAY-MER’in Başkanı Aslı Gül, “Eşit ve güzel bir dünya için, umutla bakabileceğimiz bir gelecek için, verilen mücadelede yerimizi alalım. DAY-MER’e üye olalım, DAY-MER’de birleşelim ve örgütlenelim” çağrısı yaptı.
Türk ve Kürt Toplumu Dayanışma Merkezi (DAY-MER) 30. Kültür ve Sanat Festivali, Selda Bağcan ve Moğollar’ın da sahne aldığı muhteşem bir Park Şenliği ile sona erdi.
12 Haziran’da başlayan ve toplam 8 etkinlik düzenlenen festival kapsamındaki son program olan Clissold Park’taki şenliğe 15 bine yakın kişi katıldı.
DAY-MER ve DİDF gençlerinden oluşan müzik grubu, yerli gruplar Basil Gabbidon ve Samba Sisters Collective ile DAY-MER halk dansları ekibinin de sahne aldığı şenlikte, çok sayıda sendikacı ve politikacı konuşma yaparak, göçmen toplumların yaşadığı sorunlara ve bu bağlamda örgütlülüğün gücüne işaret etti.
Göçmenlerin Buluşma Platformu
Kuzey Londra’nın en uzun soluklu festivali olmayı başaran, DAY-MER Kültür ve Sanat Festivali, 30. yılında da sadece Türk ve Kürt toplumlarının değil İngiltere’deki mücadeleci kesimlerinin de ilgi duyduğu ve katıldığı bir etkinlik oldu. DAY-MER, aradan geçen 30 yılda festivallerini, ‘Yerli ve göçmen emekçilerin birliği’ ve ‘ortak sorunlar için ortak mücadele’ şiarına uygun olarak, toplumun en yakıcı sorunlarının çözümüne hizmet eden bir hale getirdi ve binlerce göçmenin buluşma platformuna dönüştürdü.
“Mücadelelere Sahip Çıkacağız”
Altı milyon üyesi ile ülkedeki en büyük sendika konfederasyonu olan TUC’nin yanı sıra, öğretmenler sendikası NEU’nun da üyeleriyle katıldığı şenlikte bir konuşma yapan DAY-MER Başkanı Aslı Gül, “Hem Türkiye’de hem de dünyanın diğer yerlerinde; saldırılara, emperyalizme ve tek adam iktidarlarına karşı mücadele den halkların ve emekçilerin yanında olmaya, onların mücadelelerine elimizden geldiğince sahip çıkmaya devam edeceğiz” dedi.
“Yoksulluk Büyük Bir Sorun”
Britanya’da Brexit’in, Muhafazakar Parti’deki başkanlık yarışının gerisinde kalmış olsa da ana gündemi oluşturmaya devam ettiğini anlatan Gül, ülkede çok farklı sorunların da olduğuna işaret etti. Gül, “Yoksulluk; bu sorunlardan birisi. Birkaç işte çalışmasına rağmen yoksulluk içinde yaşayan insanların sayısı resmi rakamlara göre 15 milyona yaklaştı. Muhafazakar Parti döneminde hız kazanan saldırılar, emekçilerin bugüne kadar kazanmış olduğu sosyal hakları bir bir buduyor. Housing benefit yardımları azaldı, hasta insanlara ‘iş bul’ dayatmaları yapılıyor. Bu ülkede de zengin daha zengin olurken, yoksulların sayısı hızla artıyor” diye konuştu.
Sağlık ve Eğitimdeki Kesintiler…
Sağlık ve eğitim alanlarındaki kesintilerden de en fazla emekçi kesimlerin olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Aslı Gül, konuşmasına şöyle devam etti:
“Sağlığa yeterince bütçe verilmemesi sonucu, hastane ve GP’lerdeki servislerin yeterli olmadığını hepimiz yaşayarak biliyoruz. Eğitime yeterince bütçe ayırmayan hükümet, destek bekleyen çocuk ve gençlerin geleceğiyle oynuyor. Yoksulluk içinde yaşayan, eğitimde yeterince destek alamayan, sokağa itilen, yıllık 9 bin pounddan fazla harç talep edilmesi nedeniyle üniversiteye gitme hayalleri yıkılan gençlik ne yapar? Boş zamanlarında gidip kendini geliştirebileceği, güvenli bir ortamda zaman geçirebileceği gençlik evleri de kapatılıyorken… Dolayısıyla, gelecekten umut görmeyen, yoksulluk içinde büyüyen bir genç; ya saldırır ya da bu çemberde saldırıya uğrar. Eğitim ve gençlik evleri de dahil sosyal haklarımızın budanması ve yoksulluğun artması ile suç oranlarında, özellikle gençlik içindeki bıçaklı saldırılardaki artış arasında bir bağ var. Barış Küçük’ü kaybettik. Ancak kaybeden sadece biz değiliz. Ocak ayından bu yana bıçaklı saldırılarda ölenlerin sayısı, sadece Londra’da 59 kişi. Bu, Britanya ve özellikle Londra’da yaşayan her kesimden emekçinin sorunu. Toplumsal bir sorun.
“Geleceğimize Sahip Çıkalım”
Bizlerin ve çocuklarımızın geleceğini elimizden almaya çalışanlara karşı örgütlenmeliyiz. Bıçaklı saldırılar da dahil, kendisini direkt ilgilendiren sorunlara duyarsız kalan, bu sorunlara karşı mücadele etmeyen ve örgütlenmeyen toplumlar, gelecekte daha ağır koşullarda yaşamayla yüz yüze kalır. İşte bu nedenle, yaşadığımız alanlardaki gelişmelere duyarlı olalım, DAY-MER gibi örgütlerin bu ülkeyle ilgili yaptığı çalışmalara katılalım. ‘Güvenli iş’, ‘yaşanabilir konut hakkı’, ‘eğitime ve sağlığa yeterli bütçenin ayrılması’, ‘gençliğin kendini geliştirebileceği gençlik evlerinin tekrar açılması’, ‘yüksek öğrenim harçlarının kaldırılması’ gibi taleplerimiz için sürdürülen mücadeleye Türk ve Kürt emekçileri olarak geleceğimiz ve çocuklarımızın geleceği için katılalım.
Ülke gündeminde yer alan diğer bir konu; artan ırkçı örgütlenmeleri. Tommy Robinson şahsında Brexit gündemini de kullanarak, artan yoksulluğun, güvencesiz iş koşullarının ve evsizliğin nedeni olarak göçmenleri gösteren ırkçı UKIP gibi partiler ve DFLA gibi oluşumlar, etkilerini ve örgütlenmelerini artırmaya çalışıyor. Tüm emekçiler, ırkçılığa karşı mücadelede de birlikte hareket etmeli, birleşmeli. Çünkü bölünürsek yeniliriz, birleşirsek kazanırız.
“DAY-MER’de Birleşelim”
Festivalimizi 30 yıldır kesintisiz bir şekilde örgütlüyoruz. Tüm üyelerimizin kolektif çalışmasıyla festivalimiz bugünlere geldi. Yapmaya çalıştığımız, daha iyi bir gelecek mücadelesinin küçük bir örneği. Daha iyi bir festival gerçekleştirebilmek için üyelerimizin ve dostlarımızın emeklerini kolektif bir çalışmayı benimseyerek birleştiriyoruz. ‘Birlikte iş yapmak, beraber yapmak, paylaşmak ve örgütlü bir şekilde yapmak…’ İşte; DAY-MER’i DAY-MER yapan ve 30 yıldır bizi bugüne getiren özelliklerdir bunlar. Bu nedenle eşit ve güzel bir dünya, umutla bakabileceğimiz bir gelecek için, geleceğimiz için, verilen mücadelede yerimizi alalım. DAY-MER’e üye olalım, DAY-MER’de birleşelim ve DAY-MER’de örgütlenelim.”