Londra’da faaliyet gösteren en duyarlı toplumsal örgütlerden olan DAY-MER, dünya genelinde 2 milyonu aşkın insanın ölümüne sebep olan ve 100 milyondan fazla insanı da hasta eden Koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı geliştirilen aşı üretimiyle ilgili bir açıklama yayınladı.

Söz konusu açıklamada, dünya çapındaki salgına karşı geliştirilen Kovid-19 aşılarının, tekellerin kar hırsı ve kapitalist ülkelerin aşı stokçuluğu yapmaları yüzünden insanlık dışı bir eşitsizliğe neden olduğu vurgulandı.

Day-Mer’in açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“100 milyona yakın kişiyi hasta eden, 2 milyonu aşkın insanın da hayatına mal olan Kovid-19 salgını bir yıldan fazladır dünyayı etkisi altında tutuyor. İnsanlık için umut ışığı olarak geliştirilen aşılar ise, tekellerin kâr ve büyük kapitalist ülkelerin aşı stokçuluğu yapmaları nedeniyle tam bir eşitsizliğe neden olmakta.

“Aşılamada ahlaki çöküş yaşanıyor”

Aşılar daha üretilmeden şirketlerle ön anlaşmalar yapıp nüfuslarından fazla aşıyı rezerve eden gelişmiş kapitalist ülkelerde aşılama başlamışken, bağımlı ve yoksul ülkelerin çoğunda hâlâ tek doz aşı bile bulunmuyor. Kâr kaygısı, bilimin ürettiği çözümün önünü kesiyor ve insanlığın eşit ve sağlıklı yaşam hakkını yok sayıyor. Bu haksızlık, “aşılamada ahlaki çöküş yaşanıyor” diyen Dünya Sağlık Örgütü Başkanı’nı da isyan ettiriyor.

Aşı stoklarını gelişmiş ülkeler yağmaladı

Çok sayıda aşı geliştirildi ve geliştiriliyor. Ancak aşı üretimi ilaç tekellerinin elinde olduğu için bugüne kadar dünya nüfusunun yüzde 1’ini bile aşılamak mümkün olmadı. 10 milyar dozu aşkın aşı siparişinin çoğu en gelişmiş ülkelere ait. Sınırlı sayıdaki aşı stokları da aynı ülkelerce yağmalanmış durumda.

Afrika’da bir tek kişi bile aşılanamadı

Kanada, ABD, İngiltere, Avustralya ve Avrupa Birliği ülkeleri ilaç tekelleriyle yaptıkları anlaşmalarla nüfuslarının dört katından fazla doz aşıya şimdiden el koydu. Afrika ülkelerinin hemen hiç birinde ise bir tek kişi bile aşılanamadı. Üstelik tüm ülkelerde aşıya erişim ilaç tekellerinin üretim sınırlarına takılıyor.

Sağlık tüm insanlık için temel bir haktır

Sağlıklı bir yaşam, tüm insanlık için temel bir haktır. Salgın koşullarında tüm insanlığın aşıya en hızlı ve adil erişiminin sağlanması hayatidir. Bunun önündeki başlıca engel ise, patent ve dolayısıyla mülkiyeti yücelten kapitalist sistemdir.

Aşının hızlı ve yaygın üretimi sağlanmalı

Ekim ayında Hindistan ve Güney Afrika, Dünya Ticaret Örgütü’nden Kovid-19’un tedavisi ve önlenmesine ilişkin patentlerin geçici olarak kaldırılmasını talep etti. Yüzü aşkın ülkenin desteklediği ve aşıların çok daha fazla insana çok daha büyük bir hızla ulaşmasını mümkün kılarak Kovid-19 ölümlerini azaltacak bu talep ABD, AB, Kanada, Japonya ve İngiltere’nin başını çektiği ülkeler tarafından reddedildi. Patent ve mülkiyet tekeli, örneğin Hindistan’ın devasa aşı üretim alt yapısının değerlendirilememesinin, aşının hızlı ve yaygın üretimi ve insanlık yararına kullanımının önündeki temel engeldir.

Tekellerin aşı adaletsizliği kabul edilemez

Aşılar ve aşı teknolojisinin geliştirilmesinde kullanılan maddi fonların ezici çoğunluğu kamusal fonlardır ve halkların ödediği vergilerden derlenmiştir. Üstelik İlaç tekellerine aktarılan kaynaklar bu fonlarla da sınırlı değil. Ülkelerin verdiği satın alma garantileri ve alınan aşıların ödemeleri de kamu fonlarından karşılanıyor. Bütün kaynaklar halkın, ama aşılar, patentleriyle birlikte tekellerin mülkiyetinde! Bu insafsızlık ve perva tanımaz adaletsizlik kabul edilemez!

Aşıda patent uygulaması insanlık suçudur

Aşı patenti Kovid-19’dan daha fazla insanın ölümüne bile bile göz yummaktır. Aşıda patent insanlık suçudur. Kovid-19 aşıları başta olmak üzere tüm aşı ve ilaç patentleri kaldırılsın.

Üretim teknikleri tüm insanlığın ortak malı haline getirilerek mümkün olan her yerde aşı ve ilaç üretimi sağlansın.”