Ankara Anlaşması kararı heyecanla bekleniyor

İngiltere’de 10 binden fazla Türk vatandaşını ilgilendiren Ankara Anlaşması temyiz davasına ilişkin karar merakla bekleniyor. Mahkemenin, yapılan itirazlara ve savunmalara bir ay içerisinde cevap vermesinin beklendiği kaydedilmişti. Covid-19 salgını nedeniyle 26 Mart Perşembe günü video bağlantı üzerinden görülen davada iki tarafın da avukatları tezlerini Skype üzerinden savundular.

Mahkeme kararı ile Home Office’in binlerce kişiyi mağdur eden uygulamasının sona erdirilmesi bekleniyor. Dava sürecine önayak olan Alliance of Turkish Businesspeople (Türk İş insanları Birliği)-AOTB- “Türk İş İnsanları Birliği” dava sürecinin finansmanı için internet üzerinde başlattığı bağış kampanyasında yaklaşık 70 bin sterlin toplamıştı.

15 Nisan’da yürürlülüğe giren söz konusu düzenlemelerle süresiz oturum başvuruları dört yıl yerine beş yılda yapılabiliyor. Başvuru sahipleri daha önce böyle bir zorunluluk bulunmadığı halde ‘Life in the UK’ olarak bilinen genel kültür testine tabi tutuluyor ve kişi başına yaklaşık 2,500 sterlin başvuru ücreti alınması uygulamaya konuluyor. Öte yandan başvuru sahiplerinin yakınları için de beş yıllık süre şartı getirilirken, ana başvuru sahibinin her uzatma başvurusunda, bağlı yakını da 1033 sterlin başvuru ücreti ve yıllık 500 sterlin sağlık primi ödemek zorunda bırakılıyor.

Avukat Yaşar Doğan

Mağdur Türk vatandaşları adında yasal süreci takip eden taraflardan birisi olan Redstone Solicitors firmasından Avukat Yaşar Doğan, mahkeme sonrası kamuoyuna şu açıklamayı paylaşmıştı:

“Court of Appeal olarak bilinen İngiltere Yargıtay Mahkemesi’ndeki temyiz davamız bugün görüldü. Coronavirüs’ün sebep olduğu zorunluluklar nedeniyle video bağlantısı yoluyla yapılan bir dijital duruşma oldu. Davamız üç kişilik yargıç paneli önünde görüldü. Davanın yargıçları Rt. Hon. Lord Justice Flaux, Rt. Hon. Lord Justice Newey ve Rt. Hon. Lady Justice Rose oldu.

Tüm gün süren dava duruşmasında, İçişleri Bakanlığı’nın temsilcileri şu argümanları sundular. İçişleri Bakanlığı (Home Office) Göçmenlik Kuralları’nı değiştirme yetkisine sahiptir ve bu nedenle Göçmenlik Kuralları’nı değiştirme yönünde bir meşru beklenti olamaz (Burda söylemeliyim ki, bizim zaten böyle bir iddiamız yoktu). İçişleri Bakanlığı adına ayrıca; Göçmenlik Kuralları’na yapılan değişikliklerin devletin yürütme kanadına ait yetkiler dahilinde olduğu ve anayasal hukukun “kuvvetler ayrılığı” ilkesi nedeniyle mahkemelerin bu konulara, çok istisnai durumlar haricinde müdahil, olmaması gerektiği yönünde argümanlar sunuldu. Kural değişikliklerinin Ankara Anlaşmalılar üzerinde negatif etkileri olduğunu kabul eden İçişleri Bakanlığı avukatları, buna rağmen, bu değişikliklerin kamu yararına yapıldığını iddia ederek, hukuka uygun olduğunu savundular. Yapılan değişikliklerin amacının Türkiye vatandaşlarının süresiz oturum alma koşullarını diğer ülke vatandaşlarıyla aynı seviyeye getirmek olduğu belirtildi.

Bunlara karşılık bizim argümanlarımız da şöyle oldu. Home Office’in 16 Mart 2018 öncesinde yürürlükte olan Ankara Anlaşması vize ve oturum haklarıyla ilgili Klavuz’unda Ankara Anlaşması’ndan faydalanan Türkiye vatandaşlarına uygulanan Göçmenlik Kuralları’nın Ankara Anlaşması’ndaki “Standstill Clause” olarak bilinen statükoyu koruma maddesi nedeniyle değiştirilemeyeceğinin net bir şekilde ifade edildiği; bu taahhüdün başvuru sahiplerine gönderilen mektuplarla bireyselleştirildiği ve yeniden vurgulandığı; tüm bunların Ankara Anlaşmalılarda 4 yıllık bir ikamet sonucunda başka bir gereksinim yerine getirilmesi gerekmeksizin süresiz oturum hakkına erişecekleri yönünde meşru bir beklenti oluşturduğu; bu meşru beklenti ışığında insanların birçok fedakarlıklarda bulunarak hayatlarının merkezini İngiltere’ye taşıdıklarını; vatandaşlarımızın bu meşru beklentisinin, kuralların değiştirilip geriye doru uygulanarak, ihlal edildiği ve sunulan yazılı ifadelerin gösteriği gibi mağdur edildikleri; “kuvvetler/erkler ayrılığı” ilkesinin yürütme organına demokratik bir hukuk devletinde sınırsız yetkiler tanımadığı ve bu yetkilerin meşru bir amacın sağlanması doğrultusunda orantılı olarak kullanılmadığı durumlarda yargı erkinin kontrolüne tabi olduğu; bahsi geçen meşru amaç veya kamu yararının (Türkiye vatandaşlarının süresiz oturum alma koşullarını diğer ülke vatandaşlarıyla aynı seviyeye getirmek) orantılı olarak sağlanabilmesi için yapılan kural değişikliklerinin 16 Mart 2018’den sonra Ankara Anlaşması vizesi alanlara uygulanmasının yeterli olduğu; ve değişikliklerin geriye doğru uygulanmasının demokratik bir hukuk devletinde “orantısız ve gereksiz bir tedbir” olması hasebiyle hukuka uygun olmadığı…

Yukarda belirttiğim gibi, bugünkü dijital duruşmada, her iki taraf da argümanlarını mahkemeye sundular. Şimdiden sonra karar saygıdeğer Yargıçlar’ındır. Kararın ne zaman çıkacağına dair birşey söylemek güç. Bu birkaç haftada da olabilir; birkaç ay da sürebilir. Karar çıkar-çıkmaz size duyuracağız. Dileriz ki lehimze bir karar olur; çünkü haklı olduğumuza yürekten inanıyoruz.

Kendi tarafımız adına, bu dava için yapılabilecek herşeyin layıkıyla yapıldığından kimsenin şüphesi olmasın. Bu vesileyle, destekleriyle ve emekleriyle bu davayı buraya kadar getirmemizi sağlayan herkese çok teşekkür ederiz.