Londra Yunus Emre Enstitüsü, Gitarist Julia Seibert, Udi Baha Yetkin ve Perküsyon sanatçısı Muammer Sağlam’ın yer aldığı, Doğu ve Batı müzik kültürünün etkileşimine yepyeni bir perspektif sunan bir konsere ev sahipliği yaptı.
“Sınırların Ötesinde Müzik: Gitar ve Ud Harmonisi” adıyla geçen Perşembe akşamı Enstitü salonunda düzenlenen konserde, müzikseverler eşsiz bir müzik şöleni yaşadılar.
Konser, gitarist Julia Seibert’in Carlo Domeniconi’nin Türk müziğinden ilham alan Koyunbaba eseri ve ayrıca çeşitli klasik Batı müziği parçalarını yorumladığı solo performansı ile başladı.
Londra’da Trinity Laban’da Graham Devine danışmanlığında müzik alanındaki eğitimine devam eden Alman Gitarist, seyirciyi gitarının tellerinin tınısında bir klasik Batı müziği turuna çıkardı.
2018 Beatty Yarışması’nda En İyi Yorum ve 2021 Montagu Cleeve Gitar ödülüne layık görülen sanatçı Seibert, müziğiyle Batı müziğinin dünyasının sınırlarını aşarak Doğu’nun müzikal dünyasına uzanan yolu açmada öncülük etti.
Seibert’in solo performansının ardından Türk ud sanatçısı ve besteci Baha Yetkin, Tanburi Cemil Bey ve Tatyos Efendi gibi büyük bestekarlarımızın eserlerini seslendirmek için sahne aldı.
Avrupa ve Ortadoğu müzik kültürlerinin buluşma noktası olan İstanbul’da büyüyen Yetkin performansında hem Orta Doğu müziğinin karmaşık ritmik yapılarını hem de Batı eserlerinin bir arada dokunduğu notaları yansıtan eserler sergiledi.
Her iki sanatçıya da İngiltere’de birçok müzisyen ile sahne alan perküsyon sanatçısı Muammer Sağlam eşlik etti. BBC ve ITV için hazırlanan belgesellerin müziklerinde de çalışan Sağlam’ın tutku dolu performansı bu müzik sentezine etkileyici bir renk kattı.
Konserin son bölümünde Doğu ve Batı müziğinin sentezini sunan Greensleeves, Gabriel Faure’den Pavane ve Tatyos Efendi’den Kurdilihicazkar Saz Semai gibi parçalar müzisyen üçlüsü tarafından hep birlikte bir harmoni şeklinde seslendirildi.
Doğu ve Batı müzik kültürü arasındaki etkileşime yeni bir perspektif sunan bu konser, her iki müzik dünyasının da hayranlarını cezbederken, kültürel zenginliklerimizin sınırlara bağlı olmadığını, tıpkı müziğin notaları gibi bir ahenk oluşturabileceğini gösterdi.
Çay ve simit ikramının yapıldığı, konuklar arasında samimi sohbetlerin yer aldığı ve Doğu-Batı müziğinin nağmelerinin harmanlandığı gecede ayrı bir İstanbul havası yaşandı.